Yabancı Dil Öğrenmek Üzerine
Her ne kadar hayatın olağan akışı içerisinde görülse dahi, yabancı dil öğrenmek, hayatımız boyunca verdiğimiz kararlar içerisinde en önemli olanlardan birisidir aslında. Yabancı dil öğrenmek uzunca bir süre için bizi meşgul edecek, hangi seviyede olursak olalım etkileri her zaman hissedilecek bir eylemdir. Hele ki öğrendiğimiz yabancı dil günlük hayatımızda kullanım alanı buluyorsa, çok daha büyük öneme sahip olmaktadır.
İçerisinde bulunduğumuz çağ, bilgi çağı olarak adlandırılmakta ve fiili sınırların olmadığı bir döneme işaret etmektedir. Bu da ancak bilginin paylaşılması ile ve ortak olarak kullanılan diller sayesinde mümkün olabilmektedir.
Dünya vatandaşı olabilmek günümüz gençliğinin en büyük özelliklerinden birisi olup, dünya vatandaşlığının sunduğu sınırsız olanaklardan yararlanabilmek ise, en az bir hatta iki yabancı dili iyi düzeyde bilmekle mümkün olabilmektedir.
Buradaki "iyi düzey" tabiri ise üzerinde en çok tartışılan konulardan birisidir. Peki, nedir bu "iyi düzey"? Bunun için birçok farklı tanım yapılabilirken, kişinin ihtiyaçlarına göre değişebilecek bir skala da her zaman söz konusu olacaktır. İşte bu nedenledir ki, Avrupa Birliği tarafından yıllar öncesinden başlatılan bir çalışma ile "AB Ortak Dil Kriterleri" oluşturulmuş ve yabancı dil düzeyi ile ilgili uluslararası bir standart ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Peki Yabancı Dil Eğitimindeki Kilit Nokta Nedir?
İşte bu kilit nokta kararlılıktır!
Yabancı dil öğrenmek, her şeyden önce bir kararlılık gerektirmektedir. Bu uzun ve zorlu sürece başlamak önemli bir karardır ve tüm öğrenme süreci bu kararlılık düzeyine bağlı olarak ilerlemektedir. Öğrenilen dili sevmek de bu süreci destekleyen önemli unsurlardan birisidir. Sevilmeyen bir dilin öğrenilmesi her ne kadar mümkün olsa dahi, başlangıçta hedeflenen düzeye varmadan eğitimin yarıda bırakılması ihtimali oldukça yüksek olacaktır.
Özellikle başlangıç aşamasında mutlaka profesyonel bir destek alınması ve dil eğitimine gerek okul gerekse kurs anlamında doğru bir adreste başlanması büyük önem taşımaktadır. Eğitimin bu kadarla da sınırlı bırakılmaması, öğrenilen dilin bir yaşam biçimi olması adına kişinin bu dile ait birçok farklı kaynaktan beslenmesi gerekmektedir. Günümüzde bu ihtiyacın büyük bir kısmı internet üzerinden karşılanabilmektedir. Bu bağlamda, eğitim materyallerinin doğru seçiminin de yabancı dil eğitimindeki önemine değinmek gerekmektedir.
Benim en büyük kararlılığım üniversite yıllarında turizmi kazandığımı öğrendiğim gün başladı. O zamana kadar geçen eğitim hayatımda İngilizce benim için sadece geçilmesi gereken normal bir dersti, önceliğim değildi. Liseyi birincilikle bitirmeme rağmen İngilizce’yi hep arkadaşımın yardımı ile geçtiğim de ayrıca çok doğrudur.
Fakat üniversite yıllarında işin rengi değişti. Kararlılıkla, "Ben bu dili öğrenmek istiyorum!" dedim ve dili öğrenmek için hayatıma yeni oyunlar ekledim; isim şehir oyununu İngilizceye çevirdim, evde veya sokakta herkesin yaptığı şeyleri kendimce İngilizce’ye çevirmeye başladım. Kararlılığım, öğrendikçe daha çok öğrenmek istediğimi fark ettirdi ve işte bu nokta da işin ucunu hiç bırakmadım, gerisi çorap söküğü gibi geldi hayatımda…
Yani her şeyin başı kararlılıktır.
Dil öğrenmek istiyorsak asla vazgeçmememiz gerektiğini de bilmemiz gerekiyor.
Yabancı Dil Seçimi ve İkinci Yabancı Dil Kavramı
Bugün birçok kişi yabancı dil eğitimine küçük denilebilecek yaşlarda başlamakta, çoğu zaman bir tercih imkânı sunulmaksızın çevresi, okulu ve ailesi tarafından yapılan yönlendirme ile dil seçimi yapılmaktadır. Mevcut olan durumda ise, hemen hemen tüm dünya ülkeleri açısından, öğrenilmesi zorunlu olan ilk dil İngilizce olmaktadır. Ancak; sadece İngilizce’nin öğrenilmesi günümüz koşullarında yeterli gelmemekte, özellikle gelişmiş ülkelerde İngiliz’ceyi "ana dil" boyutunda olması gerektiğini düşünmektedir.
Bu noktada ikinci yabancı dil kavramı ortaya çıkmakta, ikinci bir dilin öğrenilmesinin önemi gittikçe artmaktadır. Öğrenilmesi gereken ikinci yabancı dil ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir. Zira, kişinin bulunduğu ülkenin ekonomik, politik, tarihi vb. durumu vatandaşlarının öğrenecekleri yabancı dili seçmelerinde en önemli etken olmaktadır. Bu nedenledir ki, ikinci yabancı dil tercihleri süreç içerisinde değişmektedir.
Türkiye Açısından Durum
Dikkat edilirse, Türkiye açısından da durumun böyle olduğu görülmektedir. Bundan 50 yıl öncesinde en öncelikli dillerin bugün ilk 5′ te yer almakta dahi zorluk çektiği görülmektedir. Tam bu noktada, yabancı dil öğrenecek kişinin hayat planı en önemli belirleyici olarak karşımıza çıkmaktadır. Geleceğe ve özellikle yapılacak iş ve yaşanacak ülke üzerine tercihler dil seçimini de belirlemektedir.
Türkiye açısından duruma bakacak olursak, uzun yıllardır yabancı dil eğitimine teorik anlamda verilen önemin çok üst düzeyde olduğunu söylemek mümkündür. Ancak uygulamada, her ne kadar bu bilince sahip olunsa dahi, yapılması gerekenlerin tam olarak yapılmadığı / yapılamadığı göze çarpmaktadır. Okullarda verilen eğitimin yetersizliği bu noktada en büyük problem olarak karşımıza çıkmaktadır. İngilizce alanında belli birtakım ilerlemeler kaydedilmiş olsa dahi ikinci yabancı dil konusunda kat edilmesi gereken daha çok yol vardır.
Genel anlamda yabancı dil eğitiminde, en büyük problemin konuşma zorluğu olduğu ülkemizde en göze çarpan sorundur. Öğrenciler dil bilgisi, kelime bilgisi, yazma, anlama gibi yetilerde başarı gösterirken, konuşma becerileri konusunda bir o kadar zorlanmaktadır. "Biliyorum ama konuşamıyorum!" tabiri hemen herkes tarafından kullanılan bir kalıba dönüşmüş durumdadır. Üzerinde durulması gereken esas nokta da burasıdır.
Şükran Demir
0 Post a Comment: