Bir Biyolojik Savaş Silahının Kısa Anatomisi
İlk olarak 2003 yılının Kasım ayında Hong-Kong’da görülen SARS virüsü, kısa sürede resmi verilere göre 38 ülkeye yayıldı ancak salgın hale gelmeden durdurulmasına karşın çabuk öldüren bir virüstü. Ölü sayısı karışık verildiğinden gerçek sayıyı bilmiyoruz. SARS, İngilizcesi "Severe Acute Respiratory Syndrome" olan kelimelerin baş harflerinden oluşmuştur ve "şiddetli akut solunum yolu sendromu" demektir. SARS-CoV (Buradaki CoV Koronavirüs demektir) biçiminde yazılmaktadır, yani Koronavirüs ailesindendir. Tahminimize göre bu ilk denemeydi.
Hatay nüfusuna kayıtlı bir TC vatandaşı, 2014 yılında Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye geldikten sonra yaşamını kaybeder ve Türkiye MERS virüsü ile böyle tanışır. Ancak virüsü kaptığı ülke olan Arabistan’da ilk vaka Eylül 2012 olmasına rağmen ilk ortaya çıkışı Nisan 2012 tarihinde Ürdün’de olmuştur. MERS, Uluslararası Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, Orta Doğu Solunum Sendromu (İngilizcesi: Middle East Respiratory Syndrome) olarak bilgilendirmektedir. Bu virüs, tıp insanları tarafından MERS-CoV olarak telaffuz edilmektedir ve görüldüğü üzere Korona ailesine bağlı bir virüs çeşididir. Tahminimize göre bu ikinci denemeydi.
Şu an dünyayı kasıp-kavuran koronavirüsünün yeni(!) bir virüs olduğunu ve yeterince tanınmadığını belirten Uluslararası Sağlık Örgütü açıkça yalan söylemektedir. Bu virüs uzun zamandan beri bilindiği gibi, Avrupa Patent Merkezi’nin linkindeki dokümanlar da Sağlık Örgütü’nü yalanlamaktadır. Sadece ilk 100 sayfasının indirilmesine izin vermektedir. Oradaki dokümanlara göre ilk görülen SARS-CoV’a yaptıkları müdahale ile şu an Covid-19 ismiyle bilinen virüsü laboratuvar ortamında gerçekleştirmişlerdir. Fareler ve tavşanlar üzerinde uzun zamandır yaptıkları deneyi Wuhan’da ortaya çıkararak birinci ve ikinci denemenin sonuçlarını almak için beklemekteler. Bilgilere göre bunun aşısı zaten hazır olmakla birlikte aşı içinde kızamık hastalığının tedavisinde kullanılan bir bileşim de bulunmaktadır.
01] Emperyal güçlerin hem fikir olmadığı ama genelde kabul gören düşünceleri medyada değişik rakamlar olsa da en düşük 2 milyar, en yüksek 7 milyar insanın yok edilmesidir. Genel yaygınlık dünya nüfusunun beş yüz milyon ila 1 milyar arası olacağı yönündedir. Bu durum aslında yöneten egemen emperyallerin yönetemediklerinin çok berrak bir kanıtıdır. Azalan nüfusu daha iyi kontrol edebileceklerini düşünmekteler ve bunun için hareket etmektedirler. Ancak buna karşı koyacak bir örgütlü gücümüzün olmayışı nedeniyle indirek olarak bizlerin de suçlu olduğumuz düşüncesini oluşturuyor.
02] Bilim ve teknolojinin çok hızlı ilerlemesi, dijital dünyanın tüm dünyayı kaplaması ve giderek insan emeğine ihtiyaç duyulmaması bu düşüncenin oluşmasındaki önemli etkenlerdendir. Kronik hastaların ve artık emekli olmuş yüzlerce milyon insanın kendilerine göre hiçbir önemi kalmadığı için ilk hedef olarak saptanmıştır. COVID-19 virüsüne yakalanan ve tedavi edilenlerin tamamına yakınının 50 yaş grubu ve altındakiler olması bunun kanıtlarından biridir. Oysa çocuklar bu virüsü almalarına rağmen kendileri açısından bir yaşam riski oluşmaması da ayrı bir kanıttır.
3] Saptanan hedef yaş kitlesinin bilim ve teknolojiye istedikleri doğrultuda ayak uyduramayacağı bilindiğinden bunu da bir başka neden olarak görebiliriz. Tek bir robotun onlarca emekçinin yaptığını çok daha kısa sürede ve daha düzgün yapması göz önüne alınırken bu robotun satın alınışı itibarıyla hiçbir para talebi bulunmaması ve kendi masrafını çok kısa sürede çıkarıp kar oranını fena yükseltmesi doğal bir sonuç olarak patronların ve diğer egemen güçlerin iştahlarını fena halde kabartmaktadır.
4] Bu virüsün aşısı var ve ilk etapta dünya çapında 120 bin kadar insana enjekte edildiğinden onlar bu virüsten etkilenmeyecektir. Belirlenen bu 120 bin insanın emekçi kesimden olmadığı ortadadır. Bir anlamıyla nüfustan silinmesini istediklerini rahat bir şekilde yapabilecek güçleri olduğunu gösterir. Salgının istenilen boyuta gelmesi durumunda bu aşı piyasaya sürülecektir ama ucuz olacağını düşünemeyiz. İlk etapta 65 ve üstü yaş grubunu hedef alması ama giderek parası olmayan 65 yaş altı insanları da parasızlık yüzünden katliama uğratılması da planlarının arasında olduğu açıktır. Bill Gates ve vakfının açıklamalarına göre altı-yedi ay içinde 30 ila 65 milyon insanın yaşamını kaybedeceği söylenmektedir.
Öncelikle başta sağlık olmak üzere zorunlu çalışanlara hiçbir ayrım gözetmeksizin en az üç katı maaş ödenmelidir;
İş yerleri kapandığı için izne ayrılan tüm emekçilere en az aynı ücret ödenmelidir;
Herkes için tüm sağlık hizmetleri bedava olmalıdır;
Herkese bedava besin sağlanmalıdır ve en önemlisi devletlerin ayırdığı fonlar patronların daha fazla zenginleşmesi için değil, doğrudan emekçi halk için kullanılmalıdır.
Paniğe kapılmayalım. Önceden "Zincirlerimizden başka kaybedecek şeyimiz yoktu", şimdi onu bile elimizden almaya çalışan emperyalist burjuvaziye inat, bu konuda kafa yoran ve çözüm üretmeye çalışanlarla birlik olmalıyız.
Düş Dergisi
Linkler:
Bu link, koronavirüs’ün dünya çapındaki tespit ve ölü sayısını anlık olarak bildirmektedir. (Doğruluk derecesini bilmiyoruz)
https://gisanddata.maps.arcgis.com/apps/opsdashboard/index.html#/bda7594740fd40299423467b48e9ecf6
***
Bu link Avrupa Patent Merkezi’nin resmi linkidir. Burada koronavirüs çalışmaları detataylı anlatılmaktadır.
https://worldwide.espacenet.com/patent/search/family/021819190/publication/US5750112A?q=coronavirus%20vaccine%20patent
İngilizce, Almanca ve Fransızca yayın yapmaktadır ancak Türkçe’ye çeviren link olmasına rağmen bu linki çalıştıramadık.
0 Post a Comment: