27 Mart 2020

Koca Seyyid



Ona "Koca Seyyid" derlerdi. Uzun boylu, heybetli ve sert bakışlı bir adamdı. Çocukluk ve gençlik yıllarında güreş tutardı, sırtını yere getiren olmamıştı. Çalışkan adamdı, dört beş ırgatın biçtiği çayır tek başına biçerdi. Sürekli belinde tabanca taşır, iyi at biner ve silah kullanırdı.

Yıllar su gibi akıp gitti, Koca Seyyid altmış yaşına geldi. O artık yaşlı bir adamdı. Saçı ve sakalı kar beyaz olmuştu. Bu yaşına kadar önemli bir hastalık geçirmemiş, hiç hastaneye ve doktora gitmemişti. Yaşlı adam son günlerde hastaydı. Başı dönüyor, gözleri kararıyordu ve halsizdi. Oğlu Murtaza;

"Baba hastaneye doktora gidelim." deyince,
"Önemli bir şeyim yoh, helbet geçer" diyordu.

Mevsim kış, havalar soğuk ve ayazdı. Yaşlı adam karısı Gülistan’ı yanına çağırdı:
"Yatağımı sobanın yanına ser, üzerimi sıkı sıkı basır, sobayı da sabaha kadar yak, men eyi terlersen eyileşerem." dedi.

Yaşlı adamın söylediği yapıldı, sabaha kadar terledi, birkaç gün geçti ama iyileşmedi.

Yaşlı adam karısı Gülistan’a kaz pişirmesini, yanında ekşili erik hoşafı da olmasını istedi. Kaz eti yerse iyileşeceğini düşünüyordu. Söylediği yapıldı, yaşlı adam doyana kadar kaz eti yedi, birkaç gün geçti hala iyileşmedi. Bu kez de oğlu Murtaza’yı yanına çağırdı:

"Bir koyun kes, anan da tandır da kızartsın, men koyun eti yiyersem eyleşerim." dedi.

Yaşlı adamın istediği yapıldı, koyun kesildi, tandır kızartıldı, yaşlı adam doyana kadar kızarmış et yedi, birkaç gün geçti ama iyileşmedi. Oğlu, ısrarlarına başladı:

"Hastaneye gidelim, doktora gidelim." Diye ısrarcı olunca çaresiz kabul etti. Ertesi gün Kars Devlet Hastanesine gittiler. Muayene eden doktor, röntgen ve bazı tahliller istedi. Çekilen röntgen ve yapılan tahliller alındıktan sonra doktorun yanına gittiler. Doktorun odasına girince, orta yaşlı ve gözlüklü doktor, yaşlı adama ve oğluna sandalyeleri göstererek oturmalarını söyledi. Önce röntgen filmini ışığa tutarak dikkatle inceledi, sonra analiz raporuna göz attı ve yaşlı adamın yüzüne baktı.

"Seyyid amca sende şeker hastalığı var."

Yaşlı adam bu yaşına kadar bu hastalığı hiç duymamıştı, nasıl bir hastalık olduğunu bilmiyordu.

"Ay tohtor (doktor), ay balam o nedi (o nedir)?"
"Şeker hastalığı yani diyabet."

Doktor eline kalem kâğıt aldı, bir şeyler yazdıktan sonra:

"Seyyid Amca, sen hem yaşlısın hem de kilolusun bu yüzden senin için acil önlemler almak gerekiyor. "
"Ay tohtor (doktor) ay balam ne ğayıracayıh (ne yapacağız)?"

Doktor reçeteyi uzattı:

"Bu ilaçları kullan, artık tatlı ve tuzlu yemek de yok. Hemen diyete başlamalısın."
Nancari elliyejem (nasıl yapacağım)?"
"Her öğünde çeyrek ekmek ve biraz salata diyeceksin. Ara sıra bir tas çorba içebilirsin, yağsız ve tuzsuz olacak. Ayrıca kaz eti, kuzu eti, tereyağı, bal, kaymak ve peynir yemek yok. Diyet yapacaksın ve zayıflayacaksın."

"Ay tohtor (doktor) ay balam; men bu yaştan sonra ne yiyejem (yiyeceğim), çayıra gidip mal kimin (mal gibi) otlayajam (otlayacak mıyım) mı?"


Ömer Kına
Yorumlayın Paylaşın :)

Paylaşan: verified_user

0 Post a Comment: