Toprak Ana’dır Gaia, bizi sarıp sarmalayan… Ona ne kadar çok acı versek de yine de bizleri görmezden gelmeyen, hep kabul edendir. Usulca bekler ve sabırla dinler, çünkü bir gün mutlaka ona kulak vereceğimizi bilir. Şimdi onu dinlememizin, yardım etmemizin, onu onurlandırıp, ne kadar değer verdiğimizi göstermemizin zamanı…
Üzerinde yaşadığımız toprakların sahibi olmadığımızı ve her şeye saygıyla ve minnetle yaklaşmamız gerektiğini anlamamızın zamanı. Şu anda, neredeyse bütün dünya mecburi olarak evinde. Korku ve yetersizlik duygusuyla savaşıyor. Aslında, koca gezegende ne kadar çaresiz olduğumuzu ama aynı zamanda kurtuluşun ve gücün bizde olduğunu anlamamız gereken zamanlar diye düşünüyorum… Şu anda, yaşadığımız tüm olumsuz olaylarla Gaia'nın ne ilgisi olduğunu düşünebilirsiniz.
Kendimizi bu dünyanın efendisi sayarak, talan ettiğimiz yaşam alanlarını, Yağmur Ormanları’nda katlettiğimiz alanları ve evlerinden ettiğimiz binlerce hayvanı düşünün. Ve bu katliamın dünyanın her yerinde yaşandığını… Hayvanların ve bitkilerin yaşam alanlarına girerek, salgın hastalıkların oluşmasını bizler, bizzat biz kendimiz sağlıyoruz.
Doğaya ve birbirimize saygısızca ve değer vermeyerek yaptığımız her hareketin bize aynı şekilde, belki de daha güçlü bir şekilde geri döneceğini artık anlamamız gerekiyor. Şefkat ve sevgi bütün hastalıkların çaresi… Birbirimizi anladığımız, umut ettiğimiz kadar var olacağız.
Kızılderili bir ustanın, öğrencisine verdiği nasihat bize bir şey anlatıyor:
"Koruyucu taşı selamladın mı? Çünkü her şey senin parçan, her şey canlı. İçeri girerken selam verdin mi çiçeklere? Duydun mu evin önünde öten kuşları? Teşekkür ettin mi uyandığında, sana armağan olarak verilen yeni güne? Yoksa teşekkür etmemeyi, kuşun ötüşünü duymamayı, çiçekleri görmemeyi mi yeğledin?"
Farkındalık… Biraz fark etmek… Doğayı, kendimizi, çevremizi, içinde bulunduğumuz Kozmos'u... Bundan sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağını, liderlerin dillendirdiğini duymaya başladık. Evet, bundan sonra yeni bir başlangıç bizi bekliyor. Doğa ana bunu yapmamız için bize yol gösteriyor. An itibari ile üç milyar kişi evinde bekliyor, özgürlüğün ve sarılmanın kıymetini anlıyor. Kurtuluş, bir olmaktan geçiyor.
Bu yaşadıklarımızın bize ders olmasını, hepimizin ancak beraber var olacağımızı anlamamızı temenni ediyorum.
Biz, biriz!
Elif Şölenay
Üzerinde yaşadığımız toprakların sahibi olmadığımızı ve her şeye saygıyla ve minnetle yaklaşmamız gerektiğini anlamamızın zamanı. Şu anda, neredeyse bütün dünya mecburi olarak evinde. Korku ve yetersizlik duygusuyla savaşıyor. Aslında, koca gezegende ne kadar çaresiz olduğumuzu ama aynı zamanda kurtuluşun ve gücün bizde olduğunu anlamamız gereken zamanlar diye düşünüyorum… Şu anda, yaşadığımız tüm olumsuz olaylarla Gaia'nın ne ilgisi olduğunu düşünebilirsiniz.
Kendimizi bu dünyanın efendisi sayarak, talan ettiğimiz yaşam alanlarını, Yağmur Ormanları’nda katlettiğimiz alanları ve evlerinden ettiğimiz binlerce hayvanı düşünün. Ve bu katliamın dünyanın her yerinde yaşandığını… Hayvanların ve bitkilerin yaşam alanlarına girerek, salgın hastalıkların oluşmasını bizler, bizzat biz kendimiz sağlıyoruz.
Doğaya ve birbirimize saygısızca ve değer vermeyerek yaptığımız her hareketin bize aynı şekilde, belki de daha güçlü bir şekilde geri döneceğini artık anlamamız gerekiyor. Şefkat ve sevgi bütün hastalıkların çaresi… Birbirimizi anladığımız, umut ettiğimiz kadar var olacağız.
Kızılderili bir ustanın, öğrencisine verdiği nasihat bize bir şey anlatıyor:
"Koruyucu taşı selamladın mı? Çünkü her şey senin parçan, her şey canlı. İçeri girerken selam verdin mi çiçeklere? Duydun mu evin önünde öten kuşları? Teşekkür ettin mi uyandığında, sana armağan olarak verilen yeni güne? Yoksa teşekkür etmemeyi, kuşun ötüşünü duymamayı, çiçekleri görmemeyi mi yeğledin?"
Farkındalık… Biraz fark etmek… Doğayı, kendimizi, çevremizi, içinde bulunduğumuz Kozmos'u... Bundan sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağını, liderlerin dillendirdiğini duymaya başladık. Evet, bundan sonra yeni bir başlangıç bizi bekliyor. Doğa ana bunu yapmamız için bize yol gösteriyor. An itibari ile üç milyar kişi evinde bekliyor, özgürlüğün ve sarılmanın kıymetini anlıyor. Kurtuluş, bir olmaktan geçiyor.
Bu yaşadıklarımızın bize ders olmasını, hepimizin ancak beraber var olacağımızı anlamamızı temenni ediyorum.
Biz, biriz!
Elif Şölenay
0 Post a Comment: