Ümit Kaftancıoğlu'nun Edebiyatı
Yaşam öyküsünü çeşitli kaynaklardan ve halen hayatta olan canlı tanıklardan öğrendiğimiz Ümit Kaftancıoğlu üzerine bugüne kadar çeşitli yazılar yazıldı, yorumlar yapıldı. Yaşam devam ettiği sürece Ümit Kaftancıoğlu bir biçimiyle anlatılmaya devam edecek.
Kaftancıoğlu’nu incelerken alt kimliklerini ayırmakta fayda vardır. Kaftancıoğlu köy enstitüsü mezunu bir öğretmendir, aynı zamanda araştırmacı gazeteci, bir de edebiyat insanı ve yazardır.
Çeşitli otoriteler tarafından Kaftancıoğlu anlatılırken bu üç alt kimlik birbirine karıştırılır dolayısıyla Kaftancıoğlu’nun alt kimlikleri içinde baskın gelen edebiyatçılığı eksik anlatılır.
Ümit Kaftancıoğlu; Köy romanları yazarıdır. En önemli eseri olan “Yelatan”da da gördüğümüz gibi köylerde ki yoksulluğu, kadının yaşamdaki rolünü, köylülerin davranış biçimlerini ve yerel dili ustalıkla işler. Köyde doğup büyümesi ve mezunu olduğu Köy Enstitüsü’nün izleri Kaftancıoğlu’nun eserlerinde belirgin bir şekilde kendini ortaya koyar. Kaftancıoğlu derinliklerine kök saldığı köyünden yeterince beslenmeyi başarmıştır. Bu nedenledir ki, Şahamettin Kuzucular Kaftancıoğlu için: “Türk dilinin engin ve renkli tarlası” benzetmesini yapar.
Kendisi gibi Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmen ve yazar olan Fakir Baykurt’un, Ümit Kaftancıoğlu’nun edebiyatı üzerine yaptığı “Kaftancıoğlu’nun dikkati çeken başlıca özelliklerinden biri, dilindeki zenginliktir. Doğu Anadolu, bütün başka yoksunlukların tersine, bir kültür ve dil hazinesidir. Orada kat kat uygarlıklar, her uygarlığın zamanımıza kadar birikip gelen katılımları bir dil coşkunluğu, bugün doğu halkında renkli, sanatlı bir anlatımı adeta gelenek haline getirmiştir. Her türlü dil ve anlatım sanatını kendi kişiliğinde toplamış pek çok insan, her biri birer bilge gibi köylerin tozu toprağı içinde ömür sürmektedir. Ümit Kaftancıoğlu, bu kültürü çok iyi özümsemiş, kendine mâletmiş, üstelik gördüğü eğitim ve kendini yetiştirme çabasıyla aydınlanmış umut verici bir yazarımızdır.” Yorumuna katılmamak elde değildir.
Kaftancıoğlu gerçekçi bir yazardır, öyle ki; Sünni İslam öğretisinin içerisinde ki hurafelere, bağnaz ve gerici davranışlara itiraz ettiği gibi kendisinin de mensubu olduğu Alevi inanç öğretisinin düştüğü hatalara itiraz eder, topluma uyarılarda bulunur. Ümit Kaftancıoğlu; “Hakullah-Bektaşiliğin Gölgesinde Sömürü” isimli eserinde Alevi İnanç öğretisi mensuplarının düzmece hurafelerle sömürüldüğünü cesurca anlatırken bütün inançların dogmatik kalıplardan arınmasını ve mantığın inançlar üzerinde egemen kılınması tavsiyesinde bulunur. Kaftancıoğlu Alevi dedelerinin sömürüsünü Teslim Abdal’ın: “Şimdi seccadeye çıkmış kabalar/Üstüne yol sürsen, döner çabalar/Talibe hakkı bildirmeyen dedeler/İnanma ki cehennemin itidir” dörtlüğü ile anlatmaya çalışır.
“Edebî eser, yeni bir hayat görüşü, yeni bir perspektif veya bir değerler ve normlar sistemidir. Edebî eser, tarihi ve kültürel bir olaydır. Edebî eser, hem yaratıcı bir dehanın içinde yaşadığı kültür ortamına getirdiği bir yorumdur, hem de onun yaratılışında öz ve biçim bakımından yaşanılmış ortak bir geçmişin etkisi büyüktür.” Sevim Kantarcıoğlu’nun bu tezinden yola çıkarak Ümit Kaftancıoğlu’nun yapıtlarında yaşadığı çağa tanıklığını görürüz.
Ümit Kaftancıoğlu’nun çocukluğu ve gençliği Cumhuriyet Devrimin ilk yıllarına denk gelir, dolayısıyla Kaftancıoğlu Türkiye’de tek partili yönetim sistemini görür ve inceler. Dönemin siyasal iktidarına eleştiriler yöneltmekten kendini alı koymaz. Köylerde yoksulluğun diz boyu olduğu cumhuriyetin ilk dönemlerinde hükümet tarafından görevlendirilen tahsildarların köylüyü ekonomik bunalıma soktuğunu, yine kırsalda yaşayan halkın jandarma dipçikleriyle sindirilmeye çalışıldığını açıkça ifade eden Kaftancıoğlu, dönemin hükümetine eleştiri yöneltirken eleştirilerini İnönü üzerinden yoğunlaştırır. Köylünün yaşadığı ekonomik ve psikolojik bunalımın sorumlusu olarak dönemin başbakanı İsmet İnönü’yü adres gösterirken Mustafa Kemal’e yönelik bir eleştiri getirmez. Hükümete karşı yaklaşımıyla Yaşar Kemal ile aynı yerde durduğunu görürüz.
Ümit Kaftancıoğlu arkadaşı ve akranı Dursun Akçam ile birlikte kendi coğrafyalarında yazılı edebiyat akımın başlamasında önemli rol üstlenir. Eğer bugün Ardahan’da onlarca edebiyat insanı yazın dünyasında yer alıyorsa Ümit Kaftancıoğlu’ndan alınan feyzin sayesindedir. Demem o ki “Yelatan’ın Garib’i” sadece edebiyat yapmadı aynı zamanda bir Ardahan edebiyatı da yarattı.
Öztürk Polat
0 Post a Comment: